20 Şubat 2010 Cumartesi

Dut ile Bas

Bir dutum olsa benimle dertleşecek,
Gövdesi tenin kadar ak,
Perdeleri kaşların kadar siyah…
Parmaklarım öpse onları aralarından…
Sesi sesin kadar içten olsa…
Yine de gözlerin olmadan sen olabilir mi?
Bir basım olsa o da bana benzese,
Buğulu konuşsa.
Deli dolu coşsa, sonra dinginleşse…
Tüm yedilileriyle sana yürüse.
Neye yarar ki yedili dokunuşlar?
Dutuyla beraber olamadıktan sonra…

Uşşak ezgiyle...

Belki de keskin söylemeli bazen
Az, öz, etkili...
Kocaman hisler sadece bir dörtlüğe sığmalı,
Hatta sığamamalı...

"Her mevsim içimden gelip geçersin
Sen vefasız yolcu kalbim viran edersin
Merhaba demeden Elveda dersin
Sen vefasız yolcu kalbim viran edersin"

Hüseyin Çolak

14 Şubat 2010 Pazar

Kör Niko'nun Sakin Meyhanesi

Açtım Kör Niko'nun Meyhanesi'ni
Hicazlarla hüzzamlarla meşke geldik
Dolapta dibinde tortusu kalmış bir rakı şişesi...
İki portakal iki elma hazır oldular o anda
Biraz beyaz peynir, biraz da nemli kuruyemiş...
İki bardak koydum, çay bardağı ama...
Şişenin dibinden doldurdum birini, diğeri boş...
Boşuna bulandırmadım rakıyı
Az az alacaktım iyice çarpsın diye
Bardakları birbirine vurduk,
Ada sahillerinde göz göze geldik...
Aşkla selamladık birbirimizi,
Küçük ve narin bir baş eğmeydi bu...
Gözlerimizi birbirinden ayırmadan aldık ilk yudumumuzu...
Ha diyeceksin ki diğer bardak boştu nasıl içtim?
Haklısın güzelim biliyorum,
Ama ben de hayalinle içiyorum....