Gezi hislerimi anlatan tantanalardan sonra yazının asıl amacına gelelim. Bu ve bundan sonraki yazımda 11 günlük İtalya-Malta gezimin notlarını paylaşacağım. Aslında pek sevmezdim gezdiğim yediğim içtiğim yerleri anlatmayı. Çünkü en ucuz yollarla da gidilse parayla gidiliyor dolayısıyla herkes gidemiyor. Gidilebilecek en ekonomik yollarla gitmeme rağmen 11 günlük gezimin benim yaklaşık 3 aylık harcamama mal olması bunun göstergesi. Fakat gitmeden önce giden insanların yazdıkları gezi notlarından edindiklerim gezimi daha verimli kıldığından, böyle bir yazının en azından gitmek isteyenlere bir fikir verebileceği düşüncesiyle geçtim bilgisayar karşısına. Umarım faydası olur.
Gezi öncesi
Gezi öncesi pasaport ve vize işlemlerinin en az bir hafta öncesine kadar hazır olması için 1 ay öncesinden işlemlere başlamanın önem arz ettiğini biliyoruz. Nitekim vize alınma aşamasında tüm yolculuk bilgileriniz ve konaklanılacak her günün rezervasyonları sizden istenebiliyor. Bu tip prosedürleri anlatmayacağım biraz koşturmak gerektirebiliyor tahmin ettiğiniz üzere. Bu noktada önereceğim ilk şey gezi planını düzgün bir biçimde yapmak. Hangi gün nerede kalınacağı, nerede ne kadar zaman harcanacağı, ara yolculukların nasıl yapılacağını belirlemek önem arz ediyor. Mümkünse kalınacak yerlerin adreslerinin yanında google map yardımıyla tarif yazarak komşu caddelerin ve ana caddelerin adları yazılmalı en yakın tren, metro veya otobüs durağından tarif alınması işimizi çok kolaylaştırıyor. Tüm uçak ve hostel rezervasyonlarının numaraları ne kadar ödenmesi gerektiğinin not edilmesi muhtemel karışıklıkları önleyebiliyor. Ayrıca gidilecek yerler ve gezilecek yerler hakkında dikkat edilmesi gerekenler ve turist bilgilendirme merkezlerinden edinilemeyecek bir takım öneriler not edilip gidildiğinde gezilecek yerden daha çok verim alınıyor. Çünkü bu notlar sıkıştığınız zaman problemi çok kısa sürede çözmenize sebep oluyor. Hele ki gezmek için çok geniş bir zamanınız yoksa kalacağınız yeri aramak veya havaalanını bulmak için saatler kaybetmeyi kimse istemez. Biz şehirleri gezmek için 1 veya 2 gün ayırdığımızdan, zaman kaybetmemeye ayrıca özen göstermiştik. Yanımda götürdüğüm 10 sayfalık notlar çoğu zaman rehberimiz oldu, hele ki etrafınızda İtalyanlar gibi İngilizce anlaşmanın çok zor olduğu insanlar varsa.
İkinci önerim götüreceğiniz yük konusunda. Gezginci gibi gezicem çoğu zamanım yolda geçecek diyorsanız bir sırt çantasından fazla bir şeye gerek yok. Hatta tek kıyafet, eşofman gibi rahat bir şey, çamaşır ve çorap yeterli. Hatta çantaya 100ml den fazla sıvı koyulmadığı takdirde çantayı uçak bagajlarına vermek zorunda kalınmıyor ve giriş çıkışlar daha pratik oluyor.
1. Şehir: Roma (Süre: 2 gün)
Roma'ya indiğimizde saatlerimizi 1 saat geri alıp başlıyoruz gezimize. Havaalanından çıkıyoruz ve hemen "i" harfinin peşine düşüyoruz her şehirde yaptığımız gibi. Hemen kritik iki soruyu soruyoruz "Haritanız var mı?" ve "Şehir merkezine nasıl gidilir?". Bedava haritamızı alıyoruz ve iki günde gezilebilecek kritik yerleri işaretlettiriyoruz. Hemen belirteyim havaalanından şehir merkezine otobüsle gitmek en ucuzu. Termini Tren İstasyonu'nda indiriyor sizi "Bus Shuttle". Sonra istediğiniz her yere metro ile gidebiliyorsunuz. Biz acemiliğimizden biraz daha fazla para verip dolmuş tipi mersedeslerle direk şehir merkezine gittik.
Meydanları süsleyen heykeller ve tarihi yapıtlar, en ince ayrıntıları ve bembeyaz taştan yapılmış yüzeyleri ile ilgi çekiyor. Tabiki insan burada heykellere ucube denilen bir mantığa kıyasla ayrıntısıyla yarı çıplak ve çıplak insan heykelleri görünce ayrıca şaşırıyor.
Roma'da en önemli caddelerden biri "Del Corsa". Bu uzun cadde gezilmesi gereken önemli yerlerin bağlandığı, Roma'nın en işlek caddesi. Navona Meydanı'ndan sonra Panteon'a gidiyoruz. Tüm tanrıların tapınağı olarak Antik Roma zamanında inşa edilen Panteon'a ücretsiz girebiliyoruz. Görkemli ve ayrıntılı bir tapınak olduğu daha dışındaki sütünlardan belirli oluyor.
Panteon'u da gezdikten so
Güneşin parla
Akşam yemeği için "Del Corso" ya geri dönüyoruz. Her ne kadar "Yediğin içtiğin senin olsun, gördüklerini anlat" deseler de, yediğimiz Caprisiossa Pizzanın üzerine döktüğümüz zeytinyağı ve zeytinin tadı anımsanmaya değer. Tiramisu ve Cappucinolarının methini duyduğumuz İtalya'nın bu lezzetlerine de hayran kalarak, Türkiye'de ne kadar sahtelerini tattığımızın farkına varıyoruz. Akşam yemeği yediğimiz restoranın sokak başı restorant olmasının verdiği imkanla insanları gözlemleme şansı buluyoruz. Roma insanı İtalya'nın elit kesimi olduğunu bağırıyor resmen bize. Bir yanda cins cins ufak tefek köpekleri ile dolaşan insanlar ilgimizi çekerken, bir yandan şehirdeki Hintlilerin ve Afrikalıların tüm işporta işlerine hakimiyetinin yanında ucuz iş gücü olarak kullanılmalarının da farkına varıyor ve restorana yüklü bir miktar para bırakarak tüm yorgunluğumuzla metroya atlayıp hostelimize gidiyoruz. Alım gücü olarak Türkiye'nin hemen hemen 2 katı pahalılıkta bulduğumuz Roma biraz belimizi büküyor. Taksi'nin çok çok pahalı toplu taşımanın çok daha ucuz olduğu, tarihi yerlerin çoğunun birbirlerine yürüme mesafesinde olduğu Roma ulaşım yönünden bizi çok fazla üzmüyor.
Roma'daki ikinci gün
Yazın güzel havalarda insanların doldurduğu bu merdivenler
Köprüden geçip güzel deniz manzarasını geride bırakan bizler, San Angelo Kalesi'ne ulaşıyoruz. Kaleye çıkış denememiz fahiş fiyat karşısında suya düşüyor fakat farklı bir atmosfer içine girmenin verdiği mutlulukla Vatikan'a doğru ilerliyoruz.
5 dakika yürüdükten sonra Vatikan San Pietro Meydanı'ndaki bi
Roma'nın geniş meydanlarına artık alışmış olan bizler meydandaki
ağzından su çıkan aslanlı fıskıye ile hemen bir fotoğraf çektiriyoruz. Meydandaki donuk heykel örneği Amerika'daki Özgürlük Anıtı'nı Antik Roma Tanrıları'nın heykelleri ile aynı karede görmenin verdiği anlamlı gülümseme ile meydandan ayrılıyor ve tekrar "Del Corsa" caddesine giriyor, hediyelik eşyalarımızı alıp akşam yemeğine gidiyoruz.
Akşam yemeğinde bu sefer İtalya'nın farklı bir tadı olan Lazanya'sını deniyor ve üzerine namını duyduğumuz Limon Likörü'nden tadıyoruz. Özellikle liköre hayran kalarak hostelimize çekiliyoruz. Ertesi sabah erken saatte Venedik'e uçacak olan bizler aklımızda Roma'ya tekrar gelebilme umudu ve hevesi ile büyülenmiş olarak Roma'ya veda ediyoruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder